16 Eylül 2012 Pazar

‘’BAKARSAN BAĞ OLUR, BAKMAZSAN DAĞ OLUR’’

Bahçe sokaklarını arşınlıyorum. Bunca yıldır mahalleme geliyorum, hala beni şaşırtıyor. Kimi köşeleri yeniden keşfediyorum ya da anımsıyorum. Geldikçe, tüm günümü Taş Başıyla ev arasında geçirirdim. Son gelişimden bu yana uzun zaman geçti. Köşe bucak geziyorum.

Sokakların adına bakıyorum. Şu Bahçe, bu Bahçe… Sokaklarımızın tartışıldığını hiç duymadım. Diyorum ki, sokaklarımıza geçmişlerimizin isimlerini verelim. Meselâ; ‘’Böyük Aba Sokak’’, ‘’Mamağa Sokak’’ gib… Ya da Bahçe Mahallesi’nin kaderini tayin eden seferberlik şehitlerimizin isimleri… ‘’Hacı Beg Sokak’, ‘’Mehmet Hilmi Efendi Sokak’’ olabilir. Veya Bahçe Mahallesi’nin sülalelerinin lakapları olabilir. Bu düşüncemin destek göreceğini umuyorum.  İsimleri belirledikten sonra, Belediyeden kesinlikle olur alabileceğimizi sanıyorum.

Taş Başı’na çöktüm. Bahçe’nin en gözde yeri, perişan, unutulmuş, kaderine terk edilmiş. Taş Başı hatırlanacağı günü bekliyor. Bekirağagil de olmasa, büsbütün ‘’sönük petek’’ olacak. Kahvaltılarını Taş Başında yapıyorlar, çaylarını içiyorlar. Özeniyorum. Hoş… Öşnedenli Yenge, gelini ikramda kusur etmezler. Sağolsunlar…

BAHÇEDER’e Taş Başı önerim; Konak’ın önünden, Mülâzımgilin alt kapıya kadar, ‘’yalduranla’’ kodu düşürülsün. Yola rıhtım taşı döşensin. Duvarlar ıslah edilsin. Çeşme geleneksel mimariye uygun hale gelsin. Taş Başı çimentodan, metalden arındırılsın. Yerel malzeme kullanılsın. Duvarların başına geleneksel korkuluklar yapılsın. Oturma üniteleri yapılsın. Peyzaj çalışmalarıyla Taş Başı yeniden kimlik kazansın. Nasıl olur?

 Bu düşüncemi birkaç kişiye açtım. Taş Başı bozulur muhalefetiyle karşılaştım. Oysa, Taş Başı bitmek üzere, bu girişimle Taş Başı  hayat bulacak. Zaten, yapılacak çalışma, Taş Başını yeniden eski günlerine döndürecek. BAHÇEDER’in hazırlattığı projeyi sabırsızlıkla bekliyoruz.

 Finansman sorunu ne olacak dediğinizi duyar gibiyim! Tabii ki, bağış yoluyla çözülecek. Herkes gönlünden kopanı verecek ve bu iş kotarılacak. Anlamlı büyüklükte bağışta bulunanların isimleri bronz plakaya yazılarak, Taş Başına çakılacak. Hayrı sonsuza kadar anılacak.

Bağlarımızı ne siz sorun, ne ben söyleyeyim. Bir iki bağın dışında, bütün bağlar harap durumda. Görür görmez, burnum sızladı, gözlerimden yaş aktı. ‘’Bakarsan bağ olur, bakmazsan dağ olur’’. Bizim bağlarımız gayri orman olmuş. İçinden çıkılır gibi değil. Çok zor. Doğrusu, kabul ederse Hazineye bağışlayalım. Böylece, vergilerinden kurtuluruz. Kimilerimizin görüşü bu doğrultuda olabilir. Haklı da olabilirler.

 Gelin, bir de farklı bakalım. Önce kaynak arayışına başlayalım. Destek arayalım. Geliştireceğimiz projeleri çeşitli yerlere sunalım, anlatalım. Kendi kaynaklarımızı da ortaya koyalım. Oluşturacağımız bir sistemle pekâla üstesinden geliriz. Hatta, Karadenizliler gibi, belki de bağlarımızdan gelir sağlayabiliriz.

 Yeter ki, inanalım, gönül verebilirim. Destekleyeceğimiz bir gurup gönüllü başarabilir. BAHÇEDER Yönetim Kuruluna, Gönüllülerine güveniyorum. Ben de varım. Yok mu, ‘’ben de varım’’ diyecek?
 

Bu düşünceler içinde akşamı yaptım. Bekirağagilin gelinin demlediği mis gibi çayı, Bahçe Deresine karşı keyifle içtim.

07 Ha.’12 Perşembe
Bahçe Mahallesi - Kemaliye

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder