15 Mayıs 2013 Çarşamba

KARANLIK KANYON…

Nehir değil… Durgun sudan nehir olur mu?
Irmak… Aynı şey!
Göl değil… Deniz hiç değil…
Fırat’ın bu haline ne demeli? En doğrusu Keban Baraj Gölü…
Bu yakıştırmaya Fırat alınmaz mı? Dünyada bu tür su birikmelerine baraj gölü diyorlar. Fırat kusura bakma, seni Keban Baraj Gölü olarak isimlendirmek zorundayız.

 
 Baraj Gölü her yıl tam dolu olmuyor. Tam dolu olduğunda müthiş güzel görüntüler veriyor. Göl cılızlandığında, çevresinde kumlar ortaya çıkıyor ve manzara hiç de hoş olmuyor. Keban Barajını tamamlayan bir kumla yapılacakmış Bağıştaş’a, yapılmamış. Suların taşıdığı kumlar işte böyle çirkinliğe sebep oluyor. Daha kötüsü, barajın tribün borularının ağızları giderek kapanıyor.
 
Fırat önceleri temiz akardı, durgunlaşınca kirlendi. Kemaliye’nin atıkları foseptiklerde  toplanıyor. Acaba kanalizasyon kaçakları mı var? Kent atıklarının Keban Baraj Gölüne karışmasını bir yana bırakalım. Asıl kirlenme Çaltı’daki demir cevheri yıkama sularından ve İliç’teki altın ayrıştırma siyanürlü sularının atık havuzlarındaki sızıntılarından kaynaklanıyor. İlk kirlenme demir cevheri yıkama suyuyla oluyordu ve Fırat aktığı için belli olmuyordu. Oysa şimdilerde, lekeler halinde belirgin şekilde görülüyor. Yıkama suları çoğalınca da göl kızıla kesiyor. Siyanür ise gizli zehir, öldürücü. Kemaliye’nin insanını ve doğasını büyük tehlikeler bekliyor.
Baraj gölünde, Karanlık Kanyona doğru tekne gezisine çıkıyoruz. Tekne kiralamak biraz zor oldu. Önce fiyat fazla geldi. Çaresiz razı geldik. Daha fazla yer görmek için, tekne bizi Kemaliye’nin altından alsın istedik. Olmaz dediler. Şirzi Köprüsü’nün ötesinden binecekmişiz. Çaresiz oraya kadar gidiş-dönüş için minibüs kiraladık. Ne derlerse peki demek zorundayız. O gün tekneye binenlerin çoğu, dayatmalardan nefret ettiler. Bu insanları bir daha Kemaliye’ye getirebilecek miyiz? Oysa, her yıl fazlalaşarak gelmeyi umuyorduk. Çalışmalarımız bütünüyle Kemaliye için. Organizasyonu yapan bizlerin kişisel olarak hiçbir çıkarımız olmadığı gibi, kimi harcamalara destek çıkmak zorunda bile kalıyoruz.

Karanlık Kanyon geziye çıkanları heyecanlandırıyor. Aramızda birkaç kez Kanyona girenler bile heyecanlı. Şirzi Köprüsünü geçtik, tüneli de geçtik. Tünel çıkışında, hemen solda bir alan var. Tekneye bineceğimiz yer burasıymış.  Tekneyi gördük. Aşağıda, kıyıda bağlı. Katamaran karışımı bir şey. Boru şeklinde iki dubaya oturtulmuş bir livar. Oturma yerleri ver. 25 kişilikmiş. Görünüşü pek ‘’möhkem’’.
 
  Bekliyoruz… As solist henüz gelmedi. Kaptan… Uzun beklemenin sonunda bir arabayla geldi, selamsız-sabahsız tekneye bindi, iplerini çekiştirmeye başladı. Buyur falan yok. Biz kendiliğimizden tekneye yürüdük. İskele hak getire. Bineceğimiz yer düzenlenmemiş. Binmekte zorlanıyoruz. Kadınlara destek veriyoruz, çocukları kucaklıyoruz. Zorlukla tekneye yerleştik. Tekne yayvan. Altı düz, oturaklı. Güvenilir bir tekne gibi duruyor.
 
Teknemiz büyük bir gürültüyle puruvasını Karanlık Kanyon’un darboğazına çevirdi. Ardıma bakıyorum, Şirzi Köprüsü hırçın bir canavar gibi duruyor. Metali doğaya hiç yakıştıramam. Şirzi Köprüsü bir başka. Yalçın kayalıklara çok şey katıyor.
Heyecanımız dorukta. Navrel Kayalıkları hayran bırakıyor. Yer yer daralıyor, genişliyor. Kimi yerde arşa değiyor kayaların zirvesi. Kıvrılıyor, dönüyor. Dönemeçler denk geldiğinde güneş kaçamak yapıyor. Sular altın sarısına dönüyor. Her şey büyüleyici.
 
 
Teknemizin motor sesi depremler yaratıyor. Yaban Keçilerini ürkütüyor. Su içme saatinde girmişiz kanyona. Hayvancıklar ürküyor. Yukarılara doğru korkuyla fırlıyorlar. Gebe olanları belki de düşük yapıyor. Örneğini Manavgat dağlarında gördük. Teknemiz mazot kokusu yayıyor. Hava kirliliği, ses kirliliği doğaya, hayvanlara zarar veriyor. Bu teknenin yerine, elektrikle çalışan başka bir tekne çalıştırılmalı. Bu ortamların benzerlerinde elektrikli deniz ve kara araçları kullanılıyor. Doğanın korunması adına yetkilileri önlem almaya çağırıyorum.
 
Karanlık Kanyona devam edeceğiz.
 
13 Haziran 2012 Çarşamba
Karanlık Kanyon – Kemaliye
 
(Birinci fotoğraf alıntıdır.)








7 Mayıs 2013 Salı

TAŞ YOLU AZMİN ANITI…

YÜZYILLIK ÖYKÜ…
Önü sonu 8.5 kilometrelik yol.  Çekilen zorluklar, verilen emekler ölçülemez. Yapımında devletten zaman zaman yardım alınsa da, bir ilçenin koca yürekli insanlarının maddi ve manevi özverilerinin bir eseri. 137 yıl önce kazmayla, kürekle, küfeyle yola çıkılmış. Uzun yıllar her anlamda mücadeleler verilmiş, sonunda inanan Kemaliyeliler zaferlerine ulaşmışlar.
 
İşe başladıklarında da, işi bitiren son müteahhide işi verirken de proje yokmuş. Mühendislik hak getire! Her şey doğaçlama… Tünel açmak, tünelleri karşılıklı kavuşturacak hesapları yapmak zordur. Zaman zaman yanlış yönlere dönmüşler. Zemin araştırmaları olmadığı için zorluk ölçümleri yapılamamış. Yerel deyişle top atışlarında bile kullanılacak patlayıcı miktarını bombacılar kara hesapla  yapmışlar!
O kadar yani…
Başlangıçta 7 köyün merkezle bağlantısını sağlamak için yola çıkılmış.  Kayaların yüzünden yaya yolu olarak başlanmış. Tünel münel yok hesapta… Sırtında yüküyle bir insan geçecek kadar… Çağ değiştikçe amaç değişmiş. Son hedefe, yani devlet karayolu hedefine varamamışlar. Seyir yolu olarak öyle kalmış.
 
Hikâye çok uzadı diye düşünmüşler herhalde… Fırsatını bulmuşlar aceleyle bitirmişler. Standart falan… Yok öyle bir şey…. Bir keresinde yurtdışından Ermeni bir grup gelmiş Kemaliye’ye. Bilmeden Çaltı’dan girmişler. Taş Yolu tünel yükseklikleri otobüsün yüksekliğini kurtarmadığı için sıkışmışlar. Kemaliye’den gelen yardım kurtarmış. Birkaç kez de kamyonlar aynısını yaşamışlar.
 
Taş Yolu’nun 5 kilometresi tünel. Tüneller arasında kısa açıklıklar var. Tünel giriş ağızlarının tavanlarına Kırlangıçlar yuva yapmışlar. Bir dolu Kırlangıç oraya buraya seğirtiyorlar. Kimi yuvalardan iki kuş başı çıkıyor arada, yavrular... Gagalarını açmış analarını bekliyorlar.
 
Taş Yolu farklı, yalın, ürkütücü. Sırlarla dolu… Hatırlatayım, Navrel Kayalıkları yaygın adını Karanlık Dereden almış. Karanlık Kanyon…
Taş Yolu müthiş etkileyici görseller veriyor. Kemaliye; evleriyle, kapı şıkkırıkleriyla, davul-gırnatasıyla, dutuyla sınırlı değil. Taş Yolu, dağların görüntüleri, şaşırtıcı güzellikler büyülüyor... 
 
Havalandırma için tünellere yer yer  baca delikleri konulmuş. Geniş, manzaralı… Yemesiyle-içmesiyle, donanımıyla, doğru-düzgün bir kafe buraya yakışmaz mı? Sekiz buçuk kilometrelik grup yürüyüşlerinde mola yeri. Daha da ilginç yerler var. Gizli, saklı değerlenecekleri günü bekliyorlar.
 
Taş Yolu’nun doğa tahribatı affedilir gibi değil. Kanyonun bu yamacında Yaban Keçileri (Elik) artık yoklar. Araç gürültüsü, insan kokusu onları suyun karşısına mahkûm etmiş. Daha yukarılara gidemiyorlar. Ardı Bağıştaş kara yolu. Taş Yolu, değerlendirilemeyen güzellikleri insanlara sunmuş. Buna karşın  olumsuz   etkileri bir-kaç kat daha fazla olmuş.
 
 
Dağlardan gelen gürül gürül sular gözlere ziyafet çekiyor. Havanın bu sıcağında doğal klima etkisi yapıyor. Rahatlıyoruz, keyfimiz yerinde.
Vadide gün erken kavuşuyor. Karanlığa az kaldı. Kimilerimiz otellerimize, kimilerimiz evlere…  Yorucu, keyifli bir yolcuğu bitirdik. Mutlu, mesut bir uykuya daldık.
 
12 Haziran 2013 Salı
Taş Yolu – Kemaliye
 
Facebook : İKİ YOL, BİR SU / KEMALİYE
 
 
 











2 Mayıs 2013 Perşembe

TAŞ YOLU...

BİR ÖZÜR
Bu blog dışında dört blogda daha yazıyorum. Ayrıca bir gezi ve bir de turizm dergisine yazılar hazırlıyorum. Yazıların hazırlanmasında gerekli malzemeleri araştırmak, değerlendirmek çok uzun ve zor iş. Ayrıca, saha gezileri ayrı bir zaman gerektiriyor.
‘’İki Yol, Bir Su / Kemaliye’ye’’ yazmayalı epey oldu. Özür diliyorum.  

Allah ne verdiyse yedik-içtik. Sonra ne yapılır..? Bol söyleşi… Yorgunluk konuşulmadı. Hala keyifliyiz. Çaylar geldi. Dağ suyundan, demli… Doğanın temiz havasına kokusu bir yayıldı ki… Ardı ardına bardaklar tükendi.

Arage Köyü adını, avlusunda keyfini sürdüğümüz yatırdan alıyor. Mübarek pek kerametli. Dertlilere deva, hastalara şifa, borçlulara eda oluyor. Dilleri bağlı olanların dillerini çözüyor. Biraz da çöpçatan yanı var. Anlayacağınız, her sorunun bir çözümü var muhterem zatta.

Caminin kilidini açamadığımız için, namaz muhteremin türbesinde kılında. Aslında, buraya gelenler namazlarını türbede kılmayı tercih ediyorlar... Herhalde sevap derecesi artıyor..!

Türbede bir tuhaflık var! Fotoğrafa dikkatli bakın? Sanduka yok. Sandukasız yatır! Söylentiye göre muhteremin sandukası varmış. Yukardan gelen bir heyelanda, yerin 20 metre derinine gömülmüş! Dileklerden usanmış olmalı ki, onca derine dalmış.

Yaygın söylence şöyle; Gregoryan Hıristiyanlarına göre Arage ‘’aziz’’, Müslüman Sünnilere göre ‘’ermiş’’, Alevilere göre de ‘’eren’’..! Bu sahiplenme türbeyi ve çevresini zenginleştiriyor.
Her ne olursa olsun… Dilekler dilendi, adaklar adandı… Yolcu yolunda gerek…

Ortalığı topladık, çöpleri attık ve yola koyulduk.

Yine minibüsler baş kaldırdı. Homurdandılar… Yorgun araçlarımız Taş Yolu’na rotayı çevirdiler. Abrenk Köyü… Navrel Köyü... Çok duymuştum, her ikisine de uzaktan baktım. Karanlık Kanyon adıyla bildiğimiz Fırat’ın dik vadisinin gerçek adı Navrel Kayalıkları…

Her iki köyde de nüfus kalmamış. Bahçe gelini Nursel’in bir hane akrabaları yazın Abrenk’e geliyorlar. Navrel’de de anası-babası. Gerisi, sessizliğin içinde kapı gıcırtısı.

Bu günkü gezimizin ikinci etebı, Taş Yolu’nun ters girişinden, Çaltı tarafından başlıyor. Taş Yolu’nun hayali ve yapımı yüz yıldan fazla sürmüş. Kemaliyelinin yılmaz azmi, bir müteahhitin çabaları yolu araç geçer hale getirmiş.
 
Giriş ağızları, hava bacaları, imdat çıkışları, tavan tonozu, zemin ham haliyle duruyor. Tehlikeli geçişlerde bariyerler yok. Taş Yolu bu haliyle kalacakmış. Turizm amaçlı kullanılması düşünülüyormuş. İyi de olur. Güvenlik olmalı.Tehlikeli geçişlerde bariyerler, seyir teraslarında korkuluklar, yol aydınlatmaları olmalı. Bir de zemin biraz daha tesviye edilerek kaplaması yapılmalı.
 
 
Kemaliye’ye dair araştırma yok. Bir iki zenginlik dillere dolanmış anlatılır. ‘’Bizim oğlan tebber okur, döner döner yine okur’’ misali. Oysa, Kemaliye’nin sıralanamayacak kadar çok zenginlikleri var. Tanıtım yok. Kemaliye’nin suları boldur, bereketlidir. Öyle biliriz. Hep derler ki, her taşın altında bir su… Bir gün birileri çıkar da, ‘’Kemaliye’de su sıkıntısı olacak’’ derse şaşırmayalım. Kemaliye’de başlayan çarpık kentleşme ısrarla sürdürülürse sularını kaybedecek.
 
Facebook : İKİ YOL, BİR SU / KEMALİYE
İletişim  : ikiyolbirsukemaliye@yandex.com.tr