22 Ağustos 2013 Perşembe

SON HALAY…



Gırnata perde perde yükseldi, coştu… Osman davula hızlıca vurdu… Halay yeniden başladı.

Halaydaki Mehleli kız Turhan’a ayak uydurmaya çalışıyor…

Bahçeli Osman’ın davulunun tok sesi Bahçe bağlarında yankılandı… Bu gece Bahçe’nin gecesi…


Recai abi… Bahçe’nin gelmiş geçmiş en kabadayı adamı. Tanıdığımda genç bir delikanlıydı. Çitil emüyle Recai abinin ilişkileri çok eğlenceliydi. Hala anlatılır. Kendisi mahallemizde sevilir.

Bir de Hocahalamız vardı. Çitil emünün hanımı. Tanıdığımda ikisi de yaşlıydı. Hocahala esprili, nüktedan bir ihtiyardı. Sanki, Osmanlı’dan kalan tek mirastı. Başlığı vardı… Başlığının üstünde sıra sıra altınlar… Altınların sahici olduğu söylenirdi. İkisi de Kayseri de hakkın rahmetine kavuştu. Nur içinde yatsınlar.


Turhan elinde kına tepsisiyle kalakaldı. Temsili gelinle Büşra otantik kıyafetler içinde. Karadeniz yaylalarında, bu tür şenliklerde şehirlerden gelen konuk kadınlar, genç kızlar yerel kıyafetler giyerler. Burada nedense pek giyinmek istemiyorlar.


Bu iki genç kızımız var ya… Hilâl ve Büşra… Büşra üniversitede okuyor, Hilâl lise de. Okudular, büyüdüler hep mahallemizde kaldılar,  ayrılmadılar. İki kızımızla da övünüyoruz...


Hani bir oyun vardır, el çırparken iki yana salınılan oyun... Bu oyunu iyi oynuyor gençler.


Murat… Muhtar babasına göre Kara Murat… Niçin, neden güler !? Yakalayınca ince bir espri hemen güler, bayağı bir düşündükten sonra Murat’ın gülme nedeni ancak anlaşılır. Murat zeki, sevimli bir çocuktur.


Minikabagilin Ayhan… Oyunu annesinden mi öğrenmiş, bilemem..! Hemen her yörenin halk oyunlarını, karşılıklı oyunlarını seyrettim. Onca iyi oynayanları gördüm… Ama Ayhan bir başkaydı. Onun oyununda  coşku vardı.
Beklenmedik anda, birden alana fırladı. Hızlı başladı oyununa…Kollarını geniş geniş açarak bütün alanı doldurdu. Davulun ritmiyle figürlerini ayarlıyor, gırnatanın sesiyle oyununa kıvraklık katıyordu. Başını karanlığa kaldırarak kendinden geçiyordu. Atılan laflara hiç kulak vermeden oynadı. Bir ara annesiyle oynadı. Daha çok coştu. Bence, müthiş bir oyun ziyafetiydi.
Coşkulu bir anında, geldiği gibi alanı terk etti. Tüm ısrarlara rağmen bir daha oynamadı. Sonra da annesiyle gitti. Bence Ayhan o geceye damgasını vurdu.



Şimdi gırnatacıların hünerlerini gösterme zamanı. Kemaliye folkları çok zengin, halk oyunlarından ibaret değil. Kemaliye’nin nağmeleri ince, duygulu, hüzünlü... Gırnatanın yumuşaklığı Kemaliye’nin nağmelerine derinlik veriyor, anlam kazandırıyor.



Ve…
Gecenin sonu…
Demli çaylar eşliğinde son söyleşiler…
Son halay…
Az önce uzaktan gelenler gitmişti…
Şimdi de yakındakiler dağılıyor…
“Bir daha gelişimizde, Kına Gecesini bir daha yapalım” dilekleriyle BİTTİ…
Az sonra meydanda kimseler kalmayacak.

“Kemaliye BAHÇE MAHALLESİ Gezisi”nin de sonu oldu bu gece. Yarın grup İstanbul’a yolcu…

 
13 Haziran 2012  Çarşamba
Bahçe Mahallesi – Kemaliye

 
İletişim : ikiyolbirsukemaliye@yandex.com.tr

 

 

 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder