Sokakların
adına bakıyorum. Şu Bahçe, bu Bahçe… Sokaklarımızın tartışıldığını hiç
duymadım. Diyorum ki, sokaklarımıza geçmişlerimizin isimlerini verelim. Meselâ;
‘’Böyük Aba Sokak’’, ‘’Mamağa Sokak’’ gib… Ya da Bahçe Mahallesi’nin kaderini
tayin eden seferberlik şehitlerimizin isimleri… ‘’Hacı Beg Sokak’, ‘’Mehmet
Hilmi Efendi Sokak’’ olabilir. Veya Bahçe Mahallesi’nin sülalelerinin lakapları
olabilir. Bu düşüncemin destek göreceğini umuyorum. İsimleri belirledikten sonra, Belediyeden
kesinlikle olur alabileceğimizi sanıyorum.
Taş Başı’na
çöktüm. Bahçe’nin en gözde yeri, perişan, unutulmuş, kaderine terk edilmiş. Taş
Başı hatırlanacağı günü bekliyor. Bekirağagil de olmasa, büsbütün ‘’sönük
petek’’ olacak. Kahvaltılarını Taş Başında yapıyorlar, çaylarını içiyorlar.
Özeniyorum. Hoş… Öşnedenli Yenge, gelini ikramda kusur etmezler. Sağolsunlar…
BAHÇEDER’e
Taş Başı önerim; Konak’ın önünden, Mülâzımgilin alt kapıya kadar, ‘’yalduranla’’
kodu düşürülsün. Yola rıhtım taşı döşensin. Duvarlar ıslah edilsin. Çeşme
geleneksel mimariye uygun hale gelsin. Taş Başı çimentodan, metalden
arındırılsın. Yerel malzeme kullanılsın. Duvarların başına geleneksel
korkuluklar yapılsın. Oturma üniteleri yapılsın. Peyzaj çalışmalarıyla Taş Başı
yeniden kimlik kazansın. Nasıl olur?
Bağlarımızı
ne siz sorun, ne ben söyleyeyim. Bir iki bağın dışında, bütün bağlar harap
durumda. Görür görmez, burnum sızladı, gözlerimden yaş aktı. ‘’Bakarsan bağ
olur, bakmazsan dağ olur’’. Bizim bağlarımız gayri orman olmuş. İçinden çıkılır
gibi değil. Çok zor. Doğrusu, kabul ederse Hazineye bağışlayalım. Böylece,
vergilerinden kurtuluruz. Kimilerimizin görüşü bu doğrultuda olabilir. Haklı da
olabilirler.
Bu
düşünceler içinde akşamı yaptım. Bekirağagilin gelinin demlediği mis gibi çayı,
Bahçe Deresine karşı keyifle içtim.
07 Ha.’12
Perşembe
Bahçe
Mahallesi - Kemaliye
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder