Gırnata
perde perde yükseldi, coştu… Osman davula hızlıca vurdu… Halay yeniden başladı.
Halaydaki
Mehleli kız Turhan’a ayak uydurmaya çalışıyor…
Bahçeli
Osman’ın davulunun tok sesi Bahçe bağlarında yankılandı… Bu gece Bahçe’nin
gecesi…
Recai abi…
Bahçe’nin gelmiş geçmiş en kabadayı adamı. Tanıdığımda genç bir delikanlıydı.
Çitil emüyle Recai abinin ilişkileri çok eğlenceliydi. Hala anlatılır. Kendisi
mahallemizde sevilir.
Bir de
Hocahalamız vardı. Çitil emünün hanımı. Tanıdığımda ikisi de yaşlıydı. Hocahala
esprili, nüktedan bir ihtiyardı. Sanki, Osmanlı’dan kalan tek mirastı. Başlığı
vardı… Başlığının üstünde sıra sıra altınlar… Altınların sahici olduğu
söylenirdi. İkisi de Kayseri de hakkın rahmetine kavuştu. Nur içinde yatsınlar.
Turhan
elinde kına tepsisiyle kalakaldı. Temsili gelinle Büşra otantik kıyafetler
içinde. Karadeniz yaylalarında, bu tür şenliklerde şehirlerden gelen konuk
kadınlar, genç kızlar yerel kıyafetler giyerler. Burada nedense pek giyinmek
istemiyorlar.
Bu iki genç
kızımız var ya… Hilâl ve Büşra… Büşra üniversitede okuyor, Hilâl lise de.
Okudular, büyüdüler hep mahallemizde kaldılar,
ayrılmadılar. İki kızımızla da övünüyoruz...
Hani bir
oyun vardır, el çırparken iki yana salınılan oyun... Bu oyunu iyi oynuyor
gençler.
Murat…
Muhtar babasına göre Kara Murat… Niçin, neden güler !? Yakalayınca ince bir
espri hemen güler, bayağı bir düşündükten sonra Murat’ın gülme nedeni ancak
anlaşılır. Murat zeki, sevimli bir çocuktur.
Minikabagilin
Ayhan… Oyunu annesinden mi öğrenmiş, bilemem..! Hemen her yörenin halk
oyunlarını, karşılıklı oyunlarını seyrettim. Onca iyi oynayanları gördüm… Ama
Ayhan bir başkaydı. Onun oyununda coşku
vardı.
Beklenmedik
anda, birden alana fırladı. Hızlı başladı oyununa…Kollarını geniş geniş açarak
bütün alanı doldurdu. Davulun ritmiyle figürlerini ayarlıyor, gırnatanın
sesiyle oyununa kıvraklık katıyordu. Başını karanlığa kaldırarak kendinden
geçiyordu. Atılan laflara hiç kulak vermeden oynadı. Bir ara annesiyle oynadı.
Daha çok coştu. Bence, müthiş bir oyun ziyafetiydi.
Coşkulu bir
anında, geldiği gibi alanı terk etti. Tüm ısrarlara rağmen bir daha oynamadı.
Sonra da annesiyle gitti. Bence Ayhan o geceye damgasını vurdu.
Şimdi gırnatacıların hünerlerini gösterme zamanı. Kemaliye folkları çok zengin, halk oyunlarından ibaret değil. Kemaliye’nin nağmeleri ince, duygulu, hüzünlü... Gırnatanın yumuşaklığı Kemaliye’nin nağmelerine derinlik veriyor, anlam kazandırıyor.
Ve…
Gecenin
sonu…Demli çaylar eşliğinde son söyleşiler…
Son halay…
Az önce uzaktan gelenler gitmişti…
Şimdi de yakındakiler dağılıyor…
“Bir daha gelişimizde, Kına Gecesini bir daha yapalım” dilekleriyle BİTTİ…
Az sonra meydanda kimseler kalmayacak.
“Kemaliye
BAHÇE MAHALLESİ Gezisi”nin de sonu oldu bu gece. Yarın grup İstanbul’a yolcu…
Bahçe Mahallesi – Kemaliye
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder