Cumhuriyet Lokantasının sahibi Mustafa’yla daha önce konuşmuştum . Bize, yarına öğlelik
hazırlayacaktı. Garantiye almak için dün Mustafa’ya bir kez daha uğradım.
Mustafa Bahçe damadı. Bekirağagilin kızıyla evli, eniştemiz yani.
-‘’Mustafa keyiflisin!’’
-‘’Bana kimse Salı günü dükkânı açtıramaz.’’
Başımla neden işareti yaptım.
-‘’Yeni araba aldım, cip. Erzincan’da hazır, yarın
alacağım.’’
Anlaşılmıştı. Kardeşim sana güvendik, Kırkgöze de
yemek getirecektin. Son dakika, sürpriz… Yine imdadımıza Şevki Bozkurt yetişti,
sağolsun… Mustafa pekâla arabasını birkaç gün erteleyebilirdi. Neyse… Çocuk
gibi sevinçli. Arabası hayırlı olsun.
Eski yıllarda birkaç kez dağlara çıkmıştım. *Hotar’a
gitmiştim. Gece de kaldım. Eğin’de yaşayanlara sıradan… Bize ise macera…
Gerçekten heyecan verici. Dağlara çıktığım yıllarda arabalar Peğir’den öteye
gidemiyordu. Yaya çıkılıyordu dağa. Sıcağa kalmamak ve günü dağda daha çok
geçirmek için geceden çıkılırdı. Sabahın seheri en güzel dağlarda hissedilir,
yaşanır.
Sabah… Ergü tarafında dağlar ağarmaya başladı.
Seher vakti…
Sabahın seher vaktinde görebilsem yarimi
Gül dalına bülbül konmuş çeker ah-u zarını
Elimden almak isterler benim nazlı yarimi
Gül dalına bülbül konmuş çeker ah-u zarını
Elimden almak isterler benim nazlı yarimi
Ezan sesi tüm vadiye yayıldı. Bu ses ruhlara ziya
veriyor. Bir başka duygularla vadiye baktım. Ürperdim. Esen tatlı bir yel beni
kendime getirdi. Sıcak demli çayın eşliğinde keyifli kahvaltı beni daha bir
canlı yaptı.
Bu gün kendimizi dağlara vuracağız. Heyecanlıyız. Öyle
ya, küçüklüğümüzden beri öykülerini dinlediğimiz Subatan’ı, Sultan Murat
Yolu’nu, hele hele Sarıçiçek Yaylası’nı, Araga’yı göreceğiz. Mazman Çeşmesi’nin
suyundan içeceğiz. Dönüşte Taş Yolu… Biz göreceğiz, şanslıyız… Ya göremeyenler…
Neyse… Önümüzdeki yıla kalır. O dağlar bizim. Her yıl çıkacağız. Doğal
zenginliğini göreceğiz, göstereceğiz…
Bir araba otelin önünden kalkacak, Ariki’de
Bahçeli Pansiyona uğrayıp dağa doğru gidecek. Diğer araba Bahçeye gelip bizi
alacak, dağ yolunda diğer araçla buluşacağız. Muhtar ailesini, akrabalarını
alarak kendi arabasıyla yola çıktı. Bekliyoruz, gecikmeli de olsa arabamız
geldi. Şöförümüz Atilla. Doluştuk arabaya.
Abdi Kayası’ndan sola yukarı, Peğir Yolu’na…
Peğir’e girecektik, önümüzdeki araba pas geçmiş. Killik Mağarası’nın altından
döne döne Mazmana… Doğal özgürlüğe doğru yelken açıyoruz. Aşağılarda hava sıcak, yükseldikçe rahatlıyor. Peğir aşağıda minicik kaldı. Karşı dağların,
Gelik Puarı’nın ardını görüyoruz. Öte karşıda Munzur. Yeşilin her tonuna
yukarıdan bakıyoruz, keyifle içimize sindiriyoruz.
Başım dağ, saçlarım kardır,
Deli rüzgarlarım vardır,
Ovalar bana çok dardır,
Benim meskenim dağlardır.
Deli rüzgarlarım vardır,
Ovalar bana çok dardır,
Benim meskenim dağlardır.
Toprak zeminli, dik
şoseyi homurdanarak tırmanıyoruz. Mazman Çeşmesi’ne varmadan, yolun geniş bir
yerinde dönemeçte duruyoruz.Arabamız soluk alırken, geniş yayvan vadiyi dalgın
seyrediyoruz. Diğer araba varmıştır çeşmeye.
Haydiiiiin..! Yolcu yolunda gerek…
Gidiyoruz, az kaldı.
Çeşme burmalı değil, gürül gürül
akıyor. Çeşmenin üstünde ‘’Mustafa Akyüz Hayratı – 1982’’ yazıyor. Mazman
Çeşmesi’nin suyu gibi, nurun bol olsun Mustafa abi… Bol su içtik, soğuk.
Yüzümüzü yıkarken ürperdik, suyun soğukluğu kesiyor. Oturma grupları yapılmış,
gölgelikli. Yağmurdan, tipiden korunmak için bir de korunak var. Her yerde
olduğu gibi, çöpler orada burada, dolu. Ben, Kaçkarlar’da Karagöl’de, 2850
metrede çöp topladım.
Yolumuz Subatan’a…
12 Haziran 2013 Salı
Mazman Çeşmesi - Kemaliye
*HOTAR
: Yayla.
Çıralı eski ağaç.
Zehirli bir ot.
(Üçlük, Eğin türküsü – Anonim
/
Dörtlük, Sabahattin Ali)
İletişim : ikiyolbirsukemaliye@yandex.com.tr
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder