Irmak… Aynı şey!
Göl değil… Deniz hiç değil…
Fırat’ın bu haline ne demeli? En doğrusu Keban Baraj Gölü…
Bu yakıştırmaya Fırat alınmaz mı? Dünyada bu tür su birikmelerine baraj gölü diyorlar. Fırat kusura bakma, seni Keban Baraj Gölü olarak isimlendirmek zorundayız.
Baraj Gölü her yıl tam dolu olmuyor. Tam dolu
olduğunda müthiş güzel görüntüler veriyor. Göl cılızlandığında, çevresinde
kumlar ortaya çıkıyor ve manzara hiç de hoş olmuyor. Keban Barajını tamamlayan
bir kumla yapılacakmış Bağıştaş’a, yapılmamış. Suların taşıdığı kumlar işte
böyle çirkinliğe sebep oluyor. Daha kötüsü, barajın tribün borularının ağızları
giderek kapanıyor.
Baraj gölünde, Karanlık Kanyona doğru tekne
gezisine çıkıyoruz. Tekne kiralamak biraz zor oldu. Önce fiyat fazla geldi.
Çaresiz razı geldik. Daha fazla yer görmek için, tekne bizi Kemaliye’nin
altından alsın istedik. Olmaz dediler. Şirzi Köprüsü’nün ötesinden
binecekmişiz. Çaresiz oraya kadar gidiş-dönüş için minibüs kiraladık. Ne
derlerse peki demek zorundayız. O gün tekneye binenlerin çoğu, dayatmalardan
nefret ettiler. Bu insanları bir daha Kemaliye’ye getirebilecek miyiz? Oysa,
her yıl fazlalaşarak gelmeyi umuyorduk. Çalışmalarımız bütünüyle Kemaliye için.
Organizasyonu yapan bizlerin kişisel olarak hiçbir çıkarımız olmadığı gibi,
kimi harcamalara destek çıkmak zorunda bile kalıyoruz.
Karanlık Kanyon geziye çıkanları
heyecanlandırıyor. Aramızda birkaç kez Kanyona girenler bile heyecanlı. Şirzi
Köprüsünü geçtik, tüneli de geçtik. Tünel çıkışında, hemen solda bir alan var.
Tekneye bineceğimiz yer burasıymış.
Tekneyi gördük. Aşağıda, kıyıda bağlı. Katamaran karışımı bir şey. Boru
şeklinde iki dubaya oturtulmuş bir livar. Oturma yerleri ver. 25 kişilikmiş.
Görünüşü pek ‘’möhkem’’.
Bekliyoruz… As solist henüz gelmedi. Kaptan… Uzun
beklemenin sonunda bir arabayla geldi, selamsız-sabahsız tekneye bindi,
iplerini çekiştirmeye başladı. Buyur falan yok. Biz kendiliğimizden tekneye
yürüdük. İskele hak getire. Bineceğimiz yer düzenlenmemiş. Binmekte
zorlanıyoruz. Kadınlara destek veriyoruz, çocukları kucaklıyoruz. Zorlukla
tekneye yerleştik. Tekne yayvan. Altı düz, oturaklı. Güvenilir bir tekne gibi
duruyor.
Teknemiz büyük bir gürültüyle puruvasını Karanlık
Kanyon’un darboğazına çevirdi. Ardıma bakıyorum, Şirzi Köprüsü hırçın bir
canavar gibi duruyor. Metali doğaya hiç yakıştıramam. Şirzi Köprüsü bir başka.
Yalçın kayalıklara çok şey katıyor.
Teknemizin motor sesi depremler yaratıyor. Yaban
Keçilerini ürkütüyor. Su içme saatinde girmişiz kanyona. Hayvancıklar ürküyor.
Yukarılara doğru korkuyla fırlıyorlar. Gebe olanları belki de düşük yapıyor.
Örneğini Manavgat dağlarında gördük. Teknemiz mazot kokusu yayıyor. Hava
kirliliği, ses kirliliği doğaya, hayvanlara zarar veriyor. Bu teknenin yerine,
elektrikle çalışan başka bir tekne çalıştırılmalı. Bu ortamların benzerlerinde
elektrikli deniz ve kara araçları kullanılıyor. Doğanın korunması adına
yetkilileri önlem almaya çağırıyorum.
Karanlık Kanyona devam edeceğiz.
13 Haziran 2012 Çarşamba
Karanlık Kanyon – Kemaliye